Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) Avrupa Birliği'nin bir ajansıdır. Görevi çevre hakkında doğru ve bağımsız bilgi sunmaktır. Çevre politikası geliştirme, benimseme, uygulama ve değerlendirme alanında çalışanların yanı sıra halkın geneli için de başlıca bilgi kaynaklarından biridir. Hali hazırda 33 ülke AÇA üyesidir. Ayrıca 6 ülke ile işbirliği bulunmaktadır.
AÇA'yı kuran tüzük Avrupa Birliği tarafından 1990 yılında kabul edilmiştir. 1993'ün sonunda, AÇA'nın Kopenhag'a kurulmasına yönelik kararın hemen akabinde yürürlüğe girmiştir. Çalışmalar esasen 1994 yılında başlamıştır. Merkez Kopenhag olarak belirlenmiştir.
AÇA kuruluş tüzüğü ile Avrupa Çevre Bilgi ve Gözlem Ağı (EİONET) kurulmuştur. EİONET; AÇA, üye ülkeler ve işbirliği yapan ülkeler arasında çevre konusunda bilgi paylaşımını sağlayan ortaklık ağıdır.
Ülkemiz 01 Mayıs 2003 tarihinde Avrupa Çevre Ajansı ve Avrupa Çevre Bilgi ve Gözlem Ağı (EİONET) na üye olmuştur. Ülkemiz EİONET ağında 8 farklı kamu kurumu (16 Genel Müdürlük) ile yer almaktadır.
AÇA'nın görevi:
Ülkemizin her sene AÇA performansına etki eden 11 adet raporlama zorunluluğu bulunmaktadır. Raporlamaların zamanında ve eksiksiz yapılması ülkelerin alacağı puanları etkilemekte olup, 2013 senesinde ülkemizin puanı % 75 dir.
AÇA, Avrupa’ da çevrenin nasıl ve neden değiştiğinin ve bu konuda neler yapılabileceğinin kapsamlı bir değerlendirmesinin yapılabilmesi amacıyla ve tüm üye ülkelerin katkılarıyla, her beş yılda bir Çevre Durum Raporu hazırlamaktadır.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) tarafından hazırlanan ‘Avrupa’da Çevre Durum ve Genel Görünüm 2015 (SOER 2015) Raporu Brüksel’de gerçekleştirilen tanıtım etkinliği ile eşzamanlı olarak 3 Mart 2015 tarihi itibari ile kullanıcıların erişimine açıldı.
Bakanlığımızın "Avrupa’da Çevre Durum ve Genel Görünüm 2015" raporu hakkında yaptığı açıklamalar aşağıda yer almaktadır.
AÇA, Türkiye'deki ağaçlandırma kampanyalarından övgüyle söz etti
Merkezi Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da bulunan Avrupa Çevre Ajansı'nın yayımladığı rapora göre sera gazı emisyonlarında yüzde 20’lik azalma, enerjinin yüzde 20'sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve enerji verimliliğinde yüzde 20 artış öngörüldü.
Avrupa'daki 39 ülkenin çevre bakanlıkları ve ajansları ile ulusal eylem planları temelinde ortak çalışmalar yürüten AÇA'nın raporunda söz konusu ülkelerle ilgili ayrıntılı bilgilere yer verildi.
Raporda "Avrupa 2020 Çevre Stratejisi" olarak adlandırılan beş temel hedef "İstihdam: 20–64 yaş grubunun yüzde 7'inin istihdam edilmesi", "Araştırma ve geliştirme (ARGE): AB'nin GSYH'sinin yüzde 3'ünün ARGE'ye yatırılması", "İklim değişikliği ve enerjinin sürdürülebilirliği: Sera gazı emisyonlarının 1990'a göre yüzde 20 (şartlar elverişli ise yüzde 30) oranında azaltılması, enerjinin yüzde 20'sinin yenilenebilir enerjiden elde edilmesi ve enerji verimliliğinde yüzde 20 oranında artış", "Eğitim: Okulu erken bırakma oranının yüzde 10'un altına düşürülmesi ve 30–34 yaş grubunun en az yüzde 40'ının yükseköğrenim mezunu olması" ve "Yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadele: Yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşayan veya yaşama tehlikesi olan kişilerin en az 20 milyon azaltılması" olarak sıralandı.
AÇA raporunda Türkiye
Raporda Türkiye’nin, 2007-2010 yılları arasında hava sahasındaki zararlı toz partiküllerinin yüzde 29 oranında azaldığı, asit yağmurlarına neden olan kükürt dioksitin (SO2) yüzde 43’ünün de yok edildiği belirtildi.
Türkiye’nin su tüketimi konusundaki duyarlılığına işaret edilen raporda 2008’den bu yana su tüketiminin yüzde 4,4 oranında azaldığı ifade edildi.
Türkiye’nin iklim değişikliği açısından en yüksek risk altında bulunan Doğu Akdeniz bölgesinde yer aldığı anımsatılan raporda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı önlemlerin en kısa sürede hayata geçirmesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Raporda Türkiye'de orman alanlarının artırılması ve çölleşmeyle mücadele çabalarına katkı sağlayacak kapsamlı ağaçlandırma kampanyalarından da övgüyle bahsedildi.
Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin zenginliğine dikkat çekilen raporda bu çeşitliliğin korunması için ülkenin kısıtlı olan su kaynaklarının etkili bir şekilde projelendirilmesi önerisi yapıldı.
Diğer önemli başlıklar
Birleşmiş Milletler'in küresel nüfusun 2050 yılına kadar 9 milyarı geçmesini öngördüğü anımsatılan raporda 2030'a kadar dünya genelinde malzeme kullanımının 10 kat, enerji ve su talebinin de yüzde 30 ile yüzde 40 arasında artmasının beklendiği kaydedildi.
Gıda, yem ve elyaf talebinin 2015-2050 arasında yaklaşık yüzde 60 oranında büyüyeceği tahmin edilen raporda esaslı bir politika değişikliği başlatılmaması durumunda kişi başı tarıma elverişli arazilerin yüz ölçümünün her yıl yüzde 1,5 oranında azalacağına dikkat çekildi.
Küresel yabancı arazi talebi
Ayrıntılı haritalar kullanılan raporda küresel yabancı arazi taleplerinin kayda değer ölçüde arttığı belirtildi. AÇA, "Gıda, su ve enerji güvenliğiyle ilgili endişelerin, son 5-10 yılda öncelikle gelişmekte olan ülkelerde ulus ötesi arazi edinimlerini körüklediğini" belirtti ve Sierra Lione ile Liberya’nın kullanılabilir tüm tarım arazilerinin yabancılar tarafından satın alındığı örnek gösterildi.
Raporda 2005-2009 arasında küresel yabancı arazi edinimlerinin toplamda 470 bin kilometrekareye ulaştığı ve söz konusu alanın İspanya'nın yüz ölçümüne yakın olduğu belirtildi. Özellikle Afrika kıtası olmak üzere bazı ülkelerde tarımsal arazinin büyük bir kısmının, çoğu Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Orta Doğulu yabancı yatırımcılara satıldığı kaydedildi.