‘Şehirlerin yüzü’ diyebileceğimiz siluetler yalnızca bir takım yapıların yan yana dizilip neredeyse iki boyutlu bir özellik kazanmış halinden öte, kentlerin tarihsel birikimlerinin bir yansımasıdır.
Yüzyıllar öncesinin şehircilik anlayışının gözbebekleri olarak yer alan ve özellikle İslamiyet’in simgesel şehirlerinde hem şehrin hem siluetin zarif ve biricik parçaları olan camiler ve mescitler günümüzde yavaş yavaş yerini kütlesel, yüksek ve ruhsuz binalara bırakmaktadır.
Siluetlerinde mabetlerin kaybolduğu, su ve gökyüzüyle irtibatın yüksek yapılar ile kesildiği şehirlerde yaşayanların mutlu olmaları da, o şehre kendilerini ait hissetmeleri de mümkün olmaz. İşte bu olumsuzluğu da yaşamayan şanslı illerimizden ve yeryüzü cennetlerinden birisi olan Yalova’da bundan sonraki yapılacak imar faaliyetlerinde de aynı güzelliğini muhafaza edebilmesi amaçlanmaktadır.